En tanınmış liderlerin bile gençlikle ilgili tüm Dünya’da tek bir hayali olmuştur, oda idealize edilmiş gençlik… Diktanın mensup olduğu siyasi çerçeveye angaje olmuş,eylem ve söylemde sıklıkla tekrara düşen,takdiri ancak kendi öz benliğinden bağımsız,istenileni yaptığında alan enerji dolu binler,milyonlar.Kendi varlıklarını fark ettiklerinde sistemleri,kötülülüklerle örülü düzenleri,köhneleşmiş zihniyetleri, en çokta buna olur veren statükoyu yıkacak muazzam enerji,bilinç ve güçtür gençlik…
Bu anlayışa adeta meydan okuyan; ‘sakın kurtarıcı bekleme, yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım’ diyen büyük lider Atatürk, genç yaşta kurtuluşu aradığı ve mücadeleye başladığı yıllarının ardından her zorluktan çıkışı geleceğe, geleceği ise gençliğe atfetmiştir. Bu inanç ve kararlılık ile, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘bütün ümidim gençliktedir’ diyerek anlattığı,19 mayıs 1919 gibi, bir milletin makus tarihini tersine çevirdiği, özgürlük meşalesi yaktığı günü gençliğe armağan etmesi aslında idealize edilmiş gençliğe karşı aklı hür, vicdanı hür bir gençlik çizgisi çizdiğinin göstergesidir.
Bu çizgi günümüzün en temel tartışma konularından birisi olan, kuşak çatışmaları içinde gençliğin konumunun sorgulanmasına aslında ışık tutmaktadır. Geçmiş ile gelecek arasında köprü olmayı bırakan, geçmişten baktıkları için günümüz koşullarına yabancı kalan, bu yabancılıkla ne gençlere nede topluma kalıcı çözümler üretemeyen bir yığına yol haritası sağlamaktadır. Mütemadiyen yarının liderleri olarak nitelendirilen gençleri Mustafa Kemal Atatürk’ün aksine, akan zamana yol açan değil,zamanda kalan bir kuşak olarak gören , buna bağlı olarak da arkadan gelen daha genç kuşakları reddeden siyasi, sosyal, kültürel tüm dinamikleri sorgulatmaktadır.19 mayıs 1919 kurtuluş ruhuna ve gençliğe aslında bugün bu pencereden bakmak gerekmektedir.
Tüm Dünya’da makro ölçekte değişim seslerinin yükseldiği, tarımdan sanayiye,ticaretten turizme tüm alanların teknoloji ile birleştiği,üretim araçlarının farklılaştığı bu günlerde sadece ayakta kalan değil ,diğer kuşakları da ayakta tutan gençlerdir.Gençler değişim ve gelişimlere hızla adapte olmakla birlikte geçiş sürecinde kendinden önceki kuşakları da değişime evriltme becerisini göstermiştir.Tüm bu durağan süreçler,günümüzün pandemi koşulları ile ekonomik dalgalanmalar gençlerin yaşamına mola verdirmemiş ,politik eylem ve ses yükseltme yeni gelişen siyasi araçlarla devamlılığını sağlamıştır.Buda göstermiştir ki alışılmış siyasi pratiklerin ,eylemlerin daha da önemlisi söylemlerin modası geçmiştir.Artık yeni söylemlerin eski biçimlerde ifade edilmesi ne ekonomide ,ne siyasette ne de günlük rutinlerde karşılık bulamamaktadır. Gün yeni söylemleri ,yeni kuşakların söylemesinin vaktidir.
Biz gençler yarının liderleri olmayı reddediyor, bilimden, akıldan, teknolojiden ve üretmekten aldığımız güçle bugünün en etkin ve yetkin ortakları olduğumuzu ilan ediyoruz.
Ne bunu hissedememiş ve Gezi Eylemleri ile dize gelmiş dikta yöneticiler, ne eğitimde ihtiyaçlara kulağını tıkamış ve demode kalmış eğitimciler, ne kadim bilgilerini aktarmayı beceremeyen tarihçiler, ne ekonomiyi yeni dünya argümanlarından bağımsız okumaya çalışan ekonomistler, ne yeni cümleleri sürekli dillendiren köhne zihniyetli, ben merkezli siyasetçiler, nede her geçen gün yeni kurtarıcı arayışına çıkan popülistler bugünün temsilcileridir.
Vakit kurtarıcı arama vaktini geçmiştir. Her genç, bilimin ve aklın ışığı, tarihimizden aldığımız güç ile Mustafa Kemal Atatürk ün dehasının izinde birer kurtarıcıdır… Bu inanç ve kararlılıkla 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun…